What is an Audit? Why is it necessary? (2)

Geçen hafta kaleme almış olduğum “Denetim Nedir? Neden Gereklidir” başlıklı yazıma başlamamın başlıca nedeni her gün KKTC’de gördüğümüz her türlü olumsuzlukların temelinde denetimsizliğin bulunduğu gerçeğidir.

Bu nedenle, KKTC’ni yöneten siyasiler ile onların kılavuzluğunu yapan üstkademe yöneticilerine ve kamu kurumlarını yönetenlere denetimin önemini ve kapsamını bir kez daha anımsatmak suretiyle her konuda gerekli yasal düzenlemeleri acilen yapmak amacıyla bilgiler vermeyi uygun gördüm.

Maalesef Türk insanı hangi şekilde ve düzeyde olursa olsun hiçbir denetimi pek sevmez. Ancak, kendinden veya kendilerinden başkalarının denetime tabi tutulması gerektiğini de var gücüyle destekler.

Hangi konuda olursa olsun denetim, hesap verebilirlik ve şeffaflık günümüzün olmazsa olmazlarından olup, denetimin olmadığı yerde birçok suiistimal, görevi kötüye kullanmak, adaletsizlik, başarısızlık, hızla kötüye gidiş ve en sonunda zarar, iflas, maddi manevi ve can kayıpları sürekli artış göstermeye devam eder. Özellikle de otorite boşluğunun bulunduğu, birçok kamu görevlisinin yeterli mesleki eğitime sahip olmadığı, yüzlerce sivil toplum örgütünün başında olanların yıllarca değişmediği gibi ciddi denetime de tabi tutulmadığı veya birçok yasal boşlukların bulunduğu KKTC’nin her türlü faaliyetleri mutlaka denetime tabi tutulmasıdır.

Denetim yapma fiiline ek olarak denetim yapacak olanların yetenekleri ve yetkilerinin düzeyleri de önemli bir unsur olup kendilerini sürekli forumda tutmak için bilgi ve yeteneklerinin sürekli gelişmesine özen gösterilmelidir. Dolayısıyla, bugünkü yazıma bu konuda devam etmeyi kaçınılmaz addettim.

Hangi şekilde olursa olsun, mali denetimlerin yetkili kişi veya kurumlar tarafından genel kabul görmüş denetim standartları ile yürürlükteki mevzuat kuralları kapsamında yapılması zorunludur. Herhangi bir denetim eyleminin amacına uygun şekilde yapılmasını sağlamak için, yani mali tabloların gerçekçiliğini, güvenirliğini ve uygunluğunu saptamak için denetimin kimler tarafından, nasıl ve ne şekilde yapılacağını ve sonuçlarının nasıl raporlanıp ilgililere sunulacağını belirleyen ilke ve kurallar “Genel Kabul Görmüş Denetim Standartları”, “Denetim Standartları” ve “Raporlama Standartları” olarak üç mevzuat altında yürütülür.

Geçmişte bahse konu standartlar ülkelere göre bazı değişiklikler içermekteydi. Ancak, ekonomik globalleşme süreci paralelinde bu standartlar da uluslararası standartlar içeriğine dönüştürülmüştür.

Bağımsız (Dış) Denetim:

Bahse konu standartlar paralelinde bağımsız denetim yapan kişilerin yetkilendirilmesine ilişkin özellikler ise aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:

  1. Mesleki Yeterlilik – Mesleki eğitim ve denetim konularında eğitim görmüş, stajını başarıyla tamamlamış ve yürürlükteki mevzuat uyarınca mesleki sınavlarda başarılı olmak;

  2. Bağımsızlık – Herhangi bir ticari veya bir başka mesleki konuda veya herhangi bir işletmeyle doğrudan veya dolaylı bağlantının olmaması ve başka işle iştigal etmemiş olmak;

  3. Sır saklamak – Yapmış olduğu denetimler sonucunda elde ettiği bilgi ve belgelere ilişkin gizlilik kurallarına uymak ve yasaların öngördüğü kurallar dışında başkalarına bilgi ve belge vermemek;

  4. Reklam Yapmama – Mesleki hizmetler ile faaliyetler hakkında müşteri edinimli veya sair nedenler için yazılı veya görsel reklamlarda bulunmamak;

  5. Görevin ifasında mesleki kurallara özen gösterme ve titizliğe sahip olmak.

Denetim sonuçlarına ilişkin raporlamaların da “Raporlama Standartları” kapsamında düzenlenmesi bağımsız denetim yapma yetkisine sahip olanların görevlerinden bir tanesidir. Bağımsız denetçilerin önemli özellikleri şunlardır:

  1. Genel kabul görmüş muhasebe ve denetim standartlarına tamamen vakıf olmak ve bu konuda bağımsız kurumların düzenledikleri sınavlarda başarılı olmak;

  2. Tutarlılık, tarafsızlık ve uygunluk ilkelerine tamamen bağlı olmak;

  3. Tam açıklama ilkesine uygun raporlama yapmak;

  4. Serbest ve gerçekçi görüş bildirme ilkelerine bağlı olmak.

Yukarda belirtmiş olduğum hususlar, genellikle işletmelere ve kamu kurum ve kuruluşlarına yönelik mali, hukuksal, idari ve verimlilik denetimlerinin türlerine, şekillerine ve zamanlarına ilişkin olmuştur. Bunlar yanında özellikle devletin ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının daha birçok konuda sürekli ve etkin denetimlere ciddi ihtiyaç vardır. Örneğin, kamu görevlilerinin ikinci iş yasağı, inşaat, eğitim, mali, iş güvenliği, sağlık, çevre, vergi, tarımsal ürünler, trafik ve daha onlarca konuda yapılması gereken denetimler olduğu gibi. Sırası gelmişken önemli bir konuya daha değinmek isterim. O da tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi her türlü statüdeki sivil toplum örgütlerinin mali işlemleri de bağımsız denetim kapsamına alınması için gerekli yasal düzenlemenin yapılması zorunluluğudur.

Her ne hal ise özellikle biz Türkler denetlenmeyi sevmeyiz ancak denetleme yapılması gereği hususunda da ısrarcıyız. Denetlemeyi gerekli görüyorsak, denetlenmeyi de kabul etmeliyiz. Ayrıca, denetimle görevli kişilere de vereceğimiz bilgi ve belgelerle de yardımcı olmalıyız.

Denetimsizlik sadece maddi zararlara değil, can ve mal ile sosyal, kültürel v.s. kayıplara, ayrıca vatandaşların hükümete ve dolayısıyla devlete olan güvensizliğine de neden olmaktadır. Öteyandan, denetim sonucu elde edilecek gayri yasal işlem ve uygulamaların caydırılmasını sağlamak ve suç işleyenleri cezalandırmak için yasalarda bulunması gereken veya bulunmayan cezaların da etkinleştirilmesi için gereken düzenlemelerin yapılması kaçınılmazdır.

Bu konuda KKTC’deki denetimlerle ilgili uygulamalara bakıldığı zaman maalesef hiçbir denetim türü ile ilgili hiçbir etkin işlemin yapılmadığı gibi gerçek anlamda bu konuda hükümetin herhangi bir plan ve projesinin de olmadığı gerçeği ile karşılaşırız. Şayet denetimlerle ilgili gerekli etkin düzenlemeler yapılmış olsa idi herhalde KKTC’deki kamu kurum ve kuruluşlarında bu kadar parasal ve idari yolsuzluk olmaz, yaklaşık 10.000 kişi motorlu araçlarının seyrüseferlerini zamanında ödedikleri için ceza ve vergi affından yararlanmak için başvurmazdı.

Her türlü denetimden yoksun olan ülkemizde nerede ise her hafta bir yolsuzluk olayı ile karşılaşıyoruz. Örneğin, geçtiğimiz haftalardaki basın haberlerinden öğrendiğime göre Lefke Mahkemesi Mukayyetinin 8 yılda zimmetine bir milyon TL geçirmiş olması bizlere bu kurumun 8 yıl hiç denetlenmediğini göstermektedir. Pekala, bu kurum 8 yıl süre denetlenmeyenlere neden ceza kesilmiyor?

Esasında sayın Başbakanın geçtiğimiz gün çeşitli vergi ve ceza affından yararlananlar hakkında vermiş olduğu beyanatta, hazinenin elde ettiği veya etmek için takside bağladığı vergi rakamları devletin alması gereken vergi ile önlemlerle ilgili gerekli denetimlerin gerektiği gibi ve gerektiği zaman da yapılmamasının en açık bir kanıtını oluşturur.

Aslında, KKTC’de birçok yasalar mevcut olmakla beraber bunların uygulanmadığı, uygulansa bile bunların etkin cezalar ve yaptırımlar içermediği artık herkesin bildiği bir gerçektir. Diğer bir gerçek ise son yıllarda bir tür moda haline gelmiş olan yargı kararlarının uygulanmasından hükümetin kaçınmasıdır. Çok merak ediyor ve bir kez daha soruyorum. Hani bu hükümet “Reform Hükümeti” olacaktı? Bugüne kadar hangi reformları gerçekleştirdiniz. Her şeyi ile hazırlanmış olan ve Bakanlar Kurulu’nun onaylamış olduğu “Kayıtdışı Ekonomi ile Mücadele ve Eylem Programını” dahi gerektiği gibi uygulamaya koyamadınız.

Hükümet edenlerden ve iktidardaki siyasilerden hiç kimse KKTC’de hukukun üstünlüğünden bahsetmesin ve AB normlarını uygulamak için uğraş verildiğini belirtmesin lütfen hiç bahsetmesin, çünkü halkımızın karnı bu laflara toktur. Özetle, denetim olmadığı yerde hukuksuzluk, hukuksuzluğun olduğu yerde kaos, rant, haksız kazanç, rüşvet, soso-ekonomik çöküş ile hüsran vardır. Ne demiş atalarımız,

“DENETLENMEYENLER

SONUÇTA YA DAVULCUYA

YADA ZURNACIYA VARIRLAR”

1264298
Ip : 54.166.170.195