Difference between Tax Payer and Tax Responsible

Bütçe gelir kaynaklarının ve en etkili maliye politika araçlarından en önemli olanını vergiler oluşturmaktadır. Bu nedenle, gerçek ve tüzel kişiler arasında borç-alacak ilişkisini meydana getiren hususların başında vergilerin ödenmesi gelmekte olup bu ilişkinin alacaklı tarafı devlet ve kamu kurumları, borçlu tarafı ise vergiyi ödemekle yükümlü bulunan sözkonusu kişilerdir.

Anayasanın (Md.75) maddesinin devlete vermiş olduğu yetkiye istinaden belirli bir miktarın (asgari ücretin) üzerinde “ödeme gücüne” sahip gerçek kişiler ile tüzel kişilerin “vergi yükümlüsü” olarak nitelendirmiştir. Buna ilaveten devlet, vergi tahsilatını kolaylaştırmak, hızlandırmak, maliyetini azaltmak ve vergi alacağını güvence altına almak amacıyla vergi yükümlüsü ile ekonomik veya hukuki ilişki içinde olan kişileri ilgili vergi yasalarında yaptığı düzenlemelerle vergi yükümlüsü veya onun yerine vergi borcunun ödenmesi için vergi sorumlusu kurallarını düzenlemiştir. Bu amaç için de özellikle dolaylı ve dolaysız vergi türü düzenlemelerinde “Vergi Sorumlusu” kavramını ve vergi sorumluluğuna ilişkin kurallar getirilmiştir.

Vergi Yükümlüsü ile Vergi Sorumlusuna ilişkin düzenlemeler aşağıdaki yasalarda yeralmıştır.

  1. 27/1977 sayılı Vergi Usul Yasası’nın 8(1). maddesi vergi yükümlüsünü “Vergi Yasasına göre vergi ödemekle borçlu gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlanmıştır. Diğer bir anlatımla, “vergi yükümlüsü”, yani gerçek vergi borçlusu, devlete veya kamu kurumuna vergi ödemek durumunda olan gerçek veya tüzel kişidir.

  2. Vergi yükümlülüğü iki unsurdan oluşmakta olup biri “maddi yükümlülük” yani parasal ödeme, diğeri ise şekli ve usule ilişkin yerine getirilmesi gereken ödevlerdir. Maddi yükümlülüklere ilişkin kurallar, ilgili yasalar ile Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Yasasında, şekli ve usule ilişkin kurallar ise Vergi Usul Yasasında yeralmaktadır. Örneğin, fatura ve benzeri belge verme, muhasebe kayıtları tutmak, belirli dönemlerde hesap ve beyanname vermek, bunların bağımsız denetimini yaptırmak, belgeleri saklamak, gerektiğinde yetkililere sunmak v.s. gibi zorunlu ödevler.

  3. Yukarıdaki açıklamalardan da görüleceği gibi vergi yükümlülüğü sadece maddi yükümlülükleri yerine getirmek olarak anlaşılmamalıdır. Vergi yükümlüsü kavramını sadece Vergi Usul Yasası’nın 8(1). maddesi tanımlamamakta, bu Yasanın diğer maddelerinde şekle ve usule ilişkin kuralların da ayni anda dikkate alınması gerektirir. Diğer bir anlatımla, vergilendirme işlemlerinde maddi ve şekilsel ödevler ile usul esasları birlikte yeralmaktadır.

Vergi borcunun ödenmesi ve diğer ödevleri yerine getirilmesi bakımından Vergi Dairesine veya ilgili kamu kurumuna muhatap olanlar vergi yükümlüleridir. Sözkonusu hukuksal durum dolayısıyla vergi yükümlülüğü, yasadan doğan hukuki bir ilişkidir.

  1. Bahse konu hukuksal ilişki nedeniyle oluşan vergi yükümlülüğü “asıl vergi borçlusu” durumunda olup gerek maddi gerekse, şekle ve usule ilişkin yükümlülüklerin başkasına veya başkalarına devredilmesi mümkün değildir. Buna ilişkin kural adı edilen Yasa’nın 9(3). maddesinde aşağıdaki gibi yeralmıştır.

“vergi yasası ile kabul edilen haller dışında yükümlülüğe veya vergi sorumluluğuna ilişkin özel anlaşmalar Vergi Dairesini bağlamaz.”

Ayrıca, bu Yasa’nın 10(2). maddesi kuralları da “vergiyi doğuran olayın yasalarla yasaklanmış bulunmasının, vergi yükümlülüğünü ve vergi sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını açıkça belirtmektedir.

  1. Yükümlülük ve vergi sorumluluğu için yasal ehliyet gerektirmez. Yasal ehliyeti olmayan (küçükler, kısıtlılar v.b. durumlarda kişiler) veya yasak faaliyetlerle uğraşan bir kişi vergiyi doğuran olayın gerçekleştirilmesi halinde vergi yükümlüsü kapsamına girmekte ancak verginin ödenmesi ve diğer ödevlerin yerine getirilmesi bakımından bu kişinin velisi, vasisi, yasal temsilcisi, tüzel kişiliği olmayan kuruluşları yönetenler ve varsa bunların temsilcileri veya Tereke İdare Memuru sorumlu tutulmuştur. Vergi hukukunda bu konuda yasal ehliyet koşulunun aranması, verginin güvence altında alınması bakımından önemli bir düzenlemedir.

  2. Vergi sorumluluğunun ve buna ilişkin sorumlulukların mevcut olması için vergilendirme işlemlerinden kaynaklanan bir talebin bulunması gerekir. Vergi hukuku dışındaki diğer hukuk dallarında çeşitli anlamlar taşıyan “sorumluluk” kavramı, vergi hukuku açısından vergiyi doğuran olayla ilişkisi olmayan üçüncü kişilerin, yasalarda saptanan vergiye ilişkin maddi (parasal ödeme) veya şekilsel ve usule ilişkin ödevlerin yerine getirilmesi bakımından Vergi Dairelerine veya kamu kurumlarına muhatap tutulmalarını ifade etmektedir. Birçok durumlarda vergi yükümlüsü (asıl vergi borçlusu) ile “vergi sorumlusu” ayni gerçek veya tüzel kişi olabilmektedir.

  3. Belirtmiş olduğum hususlar hakkındaki kural Vergi Usul Yasasının 9(2). maddesinde yeralmış olup şu şekilde kurala bağlanmıştır:

“Vergi Sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından alacaklı Vergi Dairesine karşı muhatap olan kişidir. “

Diğer bir anlatımla, Vergi Sorumlusu ilgili yasada veya yasalar uyarınca vergi yükümlüsünün bir tür yasal temsilcisi olarak kabul edilmiştir.

  1. Yukarıda açıklamış olduğum “Vergi Sorumlusu” kavramı:

  1. Başkalarına gelir sağlama sorumluluğu dolayısıyla yaptığı ödemelerden ilgili yasalarda saptanan esas ve kıstaslarda stopaj yöntemiyle vergi kesip Vergi Dairesine ödeyen gerçek veya tüzel kişileri,

  2. Başkasına ait vergi yükümlülüğünün şekilsel ve usule ilişkin vergi ödevlerini yerine getirme bakımından sorumlu olanları ve

  3. Verginin ödenmemesi halinde başkasının vergisi kendi mal varlığından ödemek zorunda olanları

ifade eder.

  1. Vergi Usul Yasası’nın 12’ci maddesi kurallarına istinaden yaptıkları veya yapacakları ödemelerden ilgili vergi yasaları uyarınca vergi kesmeye zorunlu olanlar, verginin tam olarak hesaplanıp kesilmesinden ve ödenmesinden, ayrıca bu işlemlere ilişkin diğer ilgili ödevlerin yerine getirilmesinden Vergi Dairesine karşı muhatap kabul edilen Vergi Sorumluklarıdır. Bu Sorumlular ödedikleri vergilerden dolayı asıl yükümlülerine dönme hakkını ortadan kaldırmaz.

  2. Vergi Sorumluluğunu düzenleyen yasalar özellikle Gelir Vergisi Yasası 33., Katma Değer Vergisi Yasası’nın 10., Banka ve Sigorta İşlemleri Vergisi Yasası’nın 7., Pul Vergisi Yasası’nın 29. ve Taşınmaz Mal Vergisi Yasası’nın 5(3). maddelerinde düzenlenmiştir.

  3. Belirtilen görevleri yerine getirmeyen Vergi Sorumluları bahse konu görevlerini yerine getirmemeleri halinde adı edilen Yasa’nın 12(1). maddesi uyarınca sözkonusu vergiler kendilerinden re’sen veya ikmalen tarh edilerek tahsil edilir. Ancak, Vergi Dairesine ödemek zorunda kaldıkları vergilerden dolayı asıl borçlu olan vergi yükümlülerine rücu etmek hakları mevcut olmakla birlikte, sözkonusu zorunlulukları gerektiği gibi yerine getirmeme nedeniyle kesilen ceza veya gecikme zamları için rücu hakları yoktur.

  4. Öteyandan, Vergi Usul Yasası’nın 11(1). maddesi, tüzel kişilerle, küçüklerin ve kıstaslıların, Vakıflar ve tüzel kişiliği olmayan kuruluşların yükümlü veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin yasal temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan kuruluşları yönetenlerin ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceğini de kurala bağlamıştır.

Bu kapsamda vergi sorumlularının Vergi Dairesine ödemekle sorumlu oldukları vergilerin asıl yükümlülerin mal varlığından tamamen veya kısmen alınamadığı hallerde, yasal temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan kuruluşu idare edenlerin kişisel mal varlıklarından tahsil edileceği de adı edilen Yasa’nın 11(2). maddesinde açıklanmıştır.

  1. Vergi hukukunda sorumluluk, temel anlamda sorumluluğun ilgili olduğu yükümlünün nezdinde vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi ile meydana gelmektedir. Vergi Usul Yasası’nın 9(2). maddesine istinaden “vergiyi doğuran olayın” yasaklanmış olması vergi yükümlülüğünü ve vergi sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Vergi sorumlularının hak ve yükümlülükleri hakkında genel bir yasa kuralı olmamakla birlikte bahse konu Vergi Usul Yasası’nın 9(4). maddesi, diğer maddelerde geçen “yükümlü” deyiminin vergi yükümlüleri için öngörülen yetki ve sorumlulukların Vergi Sorumluları bakımından da geçerli olduğu açıkça belirtilmiştir.

Özetle, Vergi Sorumluluğu kuralları vergilerin güvence altına alınmasında büyük önem taşımaktadır. Bu sorumluluk daha çok yurtdışından alınan hizmet alımlarında vergi adaletini sağlamak ve KKTC sınırları içerisinden gelir elde edenlerin vergilendirilmesinde eşitlik sağlamak yanında KKTC’de mukim ve mukim olamayan vergi yükümlüleri arasında iktisadi rekabetin korunması bakımından gerekli olup bunun sağlanmasında Vergi Dairesine büyük görevler düşmektedir.

Ayrıca, vergi yükümlülerini ve vergi sorumlularını ilgilendiren diğer bir zorunluluk ise vergi yükümlüsü olmayan kişilerden satın aldıkları mal ve hizmetler karşılığında kayıtlı vergi yükümlüsü olmayanlara yapılan ödemeler karşılığında resmi Gider Pusulası düzenlemeleri ve bu belgeleri bu kişilere imzalatmalarıdır. Bu zorunluluk sadece vergi yükümlülerini veya vergi sorumlularını kapsamayıp kuruluş statüleri gereği Kurumlar Vergisinden muaf olan tüm sivil toplum örgütleri ile diğer kulüp, dernek, vakıf ve benzeri kuruluşları da kapsamaktadır. Diğer bir anlatımla, vergi yükümlülüğü olmamak resmi fatura ve benzeri belge almamak ve gerekli diğer zorunlulukların yerine getirilmemesi neden gerekçe oluşturmaz.

1268138
Ip : 3.144.212.145